Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Karaoğlu, Balıkesir’in Sındırgı ve Kütahya’nın Simav ilçelerinde son dönemde meydana gelen depremlerin, tektonik ve magmatik etkenlerin karışımı “hibrit” bir sistem sonucu oluşmuş olabileceğini söyledi.
Volkan sismolojisi alanında çalışmalar yürüten Prof. Dr. Karaoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son haftalarda birbirine yakın bölgelerde yoğunlaşan sarsıntılara dikkat çekti. Bölgede şu ana kadar 20 bini aşkın deprem kaydedildiğini belirten Karaoğlu, bu sarsıntıların bazılarının bilinen fay hatları üzerinde değil, haritalanmamış alanlarda gerçekleştiğini vurguladı.
Karaoğlu, “Bu nedenle bölgedeki depremler alışılmışın dışında. Santorini ve çevresinde görülen sarsıntılarla benzer özellikler gösteriyor.” dedi.
“Bölgenin güneyinde volkanik faaliyetler var”
Sındırgı çevresinde yoğunlaşan depremlerin güneyinde, Miyosen dönemine ait volkanik oluşumların bulunduğunu hatırlatan Karaoğlu, “Bazı araştırmacılar bu bölgede aktif bir volkanizma olmadığını söylese de, geçmişte burada volkanik faaliyetler yaşandığı biliniyor. Dolayısıyla bu alanın jeolojik geçmişinde volkanik etkiler mevcut.” ifadelerini kullandı.
Depremlerin dar bir alanda yoğunlaşması, fay sistemlerinden uzak gerçekleşmesi ve volkanik geçmişe sahip olması nedeniyle bölgede magmatik etkinin araştırılması gerektiğini söyleyen Karaoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“Depremler tektonik ve magmatik etkenlerin karışımı, hibrit bir sistem sonucu meydana gelmiş olabilir. Yer altındaki magma, kırık sistemlerinden geçerken hem dikine hem yatay yönde hareket ederek yeni çatlaklar oluşturuyor. Bu çatlaklar küçük depremlere neden olmuş olabilir. Magma, bölgedeki su ve jeotermal sistemlerle etkileşime girerek eski fayları yeniden çalıştırıyor.”
“Magma sokulumunu test etmemiz gerekiyor”
Karaoğlu, konunun bilimsel olarak araştırılması için çeşitli üniversite ve kurumlarla birlikte bir uzman ekip kurduklarını, bölgede jeofizik çalışmalar planladıklarını da açıkladı.
“Sındırgı ve Simav’da iki farklı alanda eş zamanlı depremlerin yaşanması yalnızca tektonik kuvvetlerle açıklanamaz. Magma sokulumunun etkisini ciddi biçimde test etmemiz gerekiyor. Magmanın kabuğu zorlaması, fay sistemlerinde jeotermal akışkanların hareketini artırarak yeni sarsıntılara yol açabilir.”
Karaoğlu, ana etkenin magmanın yer kabuğuna doğru ilerlemesi ve yüzeye yakın yerleşmesi olabileceğini belirterek açıklamasını tamamladı.





