Bazı insanlar koltuk için diz çöker, bazıları ise diz çökerek gönül kazanır.
Bugünlerde kamuoyuna yansıyan bir kare üzerinden, Bursa Valisi Sayın Erol Ayyıldız hakkında yürütülen algı operasyonu, yalnızca bir fotoğraf üzerinden değil; onun temsil ettiği değerler, duruş ve anlayış üzerinden yapılmak istenen çok daha büyük bir müdahalenin yansımasıdır.
Oysa mesele ne bir sandalye ne de bir oturma düzenidir. Mesele, o koltuğa ruh kazandıran bir adamın yıpratılma çabasıdır.
⸻
Geçmişi Unutanlara Hatırlatalım
Yıl 2016… Yer İzmir… O dönem İzmir Valisi olan Erol Ayyıldız, valilik makamına gelen yaşlı bir kadının dizinin dibine çöker ve dakikalarca onu dinler. Ayakta dikilmez, yüzüne yukarıdan bakmaz. Yöneticilik yapmaz, insanlık eder. Kadının göz hizasında, kalp hizasında durur.
Bu kare bir CHP’li yerel yöneticinin objektifinden çıkar, fakat tüm Türkiye’nin vicdanına ulaşır.
Bugün bir başka kareye saldıranlar, o günkü bu sahneyi unutmasın:
Erol Ayyıldız makamı büyütmek için değil, makamla insanı yüceltmek için vardır.
⸻
Peki Şimdi Ne Oldu?
Bugün bir başka fotoğraf üzerinden benzer bir kampanya yürütülüyor. İlim yayma ve TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan’ın Valilik makamında çekilmiş bir karesi, bilinçli olarak çarpıtılıyor.
Oysa bu sadece bir ziyaret, bir protokol nezaketi, bir sivil toplum diyaloğudur.
Ancak Sayın Erol Ayyıldız’ın geçmişi ve bugünkü duruşu birilerini rahatsız etmektedir. Çünkü o:
• Sadece devleti değil milleti de temsil eder.
• Bürokrasiye mesafe değil, yakınlık getirir.
• Makamı yalnızca protokol için değil, hizmet ve muhabbet için kullanır.
⸻
Neyi Hedefliyorlar?
Burada hedef alınan bir protokol karesi değil;
milletle barışık, değerlerle uyumlu, dik ama kibirsiz bir devlet refleksidir.
Bugün Erol Ayyıldız’ı hedef alanlar;
• Devletin gençlikle, sivil yapılarla, vakıf kültürüyle olan bağından rahatsız olanlardır,
• Anadolu irfanına sırt çevirmiş, eski vesayet özlemiyle yanıp tutuşanlardır,
• Milletle devletin kucaklaşmasından korkanlardır.
⸻
Kamuoyunun Vicdanı Sessiz Kalmayacaktır
Algı oyunlarıyla, sosyal medyadaki trol akınlarıyla, Erol Ayyıldız gibi devlet adamlarını hedef alanlar, bu milletin ferasetinden korksun.
Bugün bir makam koltuğu tartışılıyorsa, esas mesele o koltuğa kimlerin emekle, tevazu ile, dua ile layık olduğudur.
⸻
Son Söz (Kelâm-ı Latîf):
Tanıdığımız Erol Ayyıldız
Biz Erol Ayyıldız’ı masa başı bir yönetici olarak tanımadık.
Biz onu, mesai kavramı olmaksızın halkla hemhâl olmuş bir devlet adamı olarak tanıdık.
📌 Eskişehir’de öğrenciler yurt bulamazken, canını dişine takarak her özel yurt ve öğrenci eviyle bizzat görüşüp, bir tek öğrencinin dahi açıkta kalmasına izin vermedi.
📌 280’e yakın yetim ve şehit yakını öğrenciye ücretsiz konaklama imkânı sağladı.
Bazılarına burslar bağlattı, bazılarını yıllar sonra dahi tekrar arayıp sordu; unutmadan, unutturulmadan…
📌 Bir şehit annesi, kirada oturmaktan duyduğu rahatsızlığı dile getirince, hiç düşünmeden STK’ları harekete geçirip ona bir ev aldı.
📌 Yoksulluktan evlenemeyen onlarca gencin düğününe öncülük etti.
Sosyal güvencesi olmayan hastaları sessiz sedasız ameliyat ettirdi, tedavi ettirdi, sahip çıktı.
📌 “Devletin imkânı, milletin hakkıdır” diyerek bürokratik kibri değil, vicdani adaleti öne çıkardı.
📌 Gece demedi, tatil demedi, “mesaim bitti” demedi.
İnsan için, millet için, Allah rızası için çalıştı.
Peki şimdi soralım:
Böyle bir adam neden hedef alınıyor?
Çünkü muhafazakâr bir valinin;
• gençliğe,
• şehide,
• yetime,
• millete hizmet ederek gönüllerde yer etm
Bir ömür devletine diz çökmeden hizmet eden bir adam, vakti geldiğinde bir annenin önünde diz çöküyorsa, işte o zaman gerçek bir devlet adamı doğmuş demektir.
Sayın Erol Ayyıldız, devlete ve millete diz çökmemiş, yalnızca insanlığa eğilmiş bir adamdır.
Ve böyleleri yalnız kalmaz. Milletin kalbinde hep ayaktadır.
Yavuz selim sani
