Toplumun huzuru, karşılıklı saygı ve bireysel hakların dengesi üzerine inşa edilir. Bugün bazı kesimler, “istediğim gibi giyinirim, kimse karışamaz” derken; muhafazakâr kesimin en doğal hakkı olan “kamusal alanda görmek zorunda olmamak” hakkını göz ardı etmektedir.
Çıplaklık ve aşırılığın adeta normalleştirildiği bir dönemde, muhafazakâr bireyler kendi haklarını savunduklarında hemen eleştirilerin hedefi hâline geliyor. Oysa özgürlük, tek taraflı bir ayrıcalık değil; karşılıklı olarak sınırları ve sorumlulukları olan bir değerdir.
Doktor Olayı ve Toplumsal Tepki
Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, bu tartışmayı yeniden gündeme taşıdı. Bir doktor, muayene için gelen bir hastanın uygunsuz derecede açık giyinmiş olmasını mesleki prensiplerine ve vicdani hassasiyetine aykırı buldu. Doktorun bu tavrı, kimi çevrelerce sert şekilde eleştirilirken, toplumun önemli bir kesimi ise bu duruşu “ahlaki bir hassasiyet” olarak desteklemektedir.
Unutulmamalıdır ki, doktor da insandır. Onun da değerleri, inançları ve sınırları vardır. Tıpkı bir hastanın “ben istediğim gibi giyinirim” deme hakkı olduğu gibi, doktorun da “ben bu şekilde muayene edemem” deme hakkı vardır. Bu hakların çatıştığı noktada yapılması gereken, karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde çözüm aramaktır; linç kültürüyle, tek taraflı dayatmalarla değil.
Toplumsal Ahlakın Çöküşüne Seyirci Kalamayız
Bugün kamusal alanlarda gözlerimizi çevirmek zorunda kaldığımız tablolar, sadece muhafazakârların değil, toplumun genel yapısını tehdit eden bir yozlaşmayı işaret etmektedir. Ahlak ve edep, toplumun en temel harcıdır. Harcı dağılan bir binanın ayakta kalması mümkün değildir.
O yüzden mesele sadece bir doktorun tavrı değil; mesele, toplumun geleceğini şekillendiren değerler çatışmasıdır. Eğer “benim giyinme özgürlüğüm var” diyorsak, aynı şekilde “benim de görmeme özgürlüğüm var” gerçeğini kabul etmeliyiz.
Son Söz
Bu tartışmalar, aslında bir hak ve özgürlük meselesinden çok, bir vicdan ve ahlak meselesidir. Doktorun tavrı, sadece bireysel değil, toplumsal bir haykırıştır: “Benim de hakkım var!”
Toplum olarak yapmamız gereken, birbirimizi ötekileştirmek değil; özgürlükleri karşılıklı saygı ve ahlak zemininde yeniden tanımlamaktır. Çünkü unutmayalım: Edep elden giderse, toplum da elden gider.
Yavuz selim Sani