CEMAAT, HÜKÜMET, MENFAAT
Aziz ve muhterem okurlar, Türkiye’mizin yakın zamanda karşı karşıya kaldığı maddi ve manevi buhranlar yetmezmiş gibi şimdide hükümet ile cemaat arasında başlatılan seviyesiz savaş bizleri oldukça şaşırtmaktadır. İki tarafında şer merkezler tarafından yürütülmekte olan sinsi oyunun birer piyonu olduğu aşikardır.
Menfaatler örtüştüğü müddetçe Türkiye’miz ve Ortadoğu Müslüman halklarının dönüştürülüp tasfiye edilmesine ses yükseltmeyen, ‘et ile tırnak gibi’ olan taraflar, şimdilerde birbirlerinin tekerlerine çomak sokmalarını telkin eden Siyonistlerin direktifleri sonucu azılı ve iğrenç bir savaşa tutuştular.
Yalancılıkta sınır tanımayan bir pervasızlıkla daha dün söylediğini bugün inkar eden, tükürdüğünü yalayanlar oldukça ve bunlara desteğini sürdüren geniş halk kitleleri aklını başına almadıkça aziz Türk milleti ve İslam alemi kurtuluşa eremeyecektir.
Kendi tekerine çomak sokulmadan önce ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ tarzında hareket eden bir takım cemaat ve cemiyetler şimdi ne oldu da hükümet ile kanlı bıçaklı hale geldiler.
Halbuki şimdi değil de çok daha önceleri imanlarının gereği husumet göstermeleri gerekmez miydi?
- Başörtülü olarak ilk kez meclise giren Merve Kavakçı’ya haddini bildirin diyen Ecevit’e karşı neden kıyama kalkılmadı?
- Komşu ülkelere, Türkiye toprakları kullanılarak girişilen işgal ve tecavüzlere izin veren bir iktidara karşı neden sesleri yükselmedi?
- Libya’ya karşı adice yürütülen Nato saldırısı başladığında, önce Nato’nun Libya da ne işi var deyip sonra Nato’nun emrine Türk savaş gemilerini veren hükümete karşı niçin ses yükseltmediniz?
- AB uyum yasaları çerçevesinde %95’i Müslüman olan Türkiye’mde İslam’a uymayan (zina, eşcinsellik, faiz, domuz) gibi haramların önünü açıp serbestleştiren bir iktidara karşı neden isyan etmediniz?
Şunu sormadan edemeyeceğim!.. 1,5 milyar İslam toplumunun derdi, sıkıntısı her geçen gün artmaya devam ederken buna bir çare düşünmeyen, Siyonist merkezlerin direktifleriyle Türkiye’miz ve İslam memleketlerinin işgali ve parçalanmasına çanak tutan hükümete bunların halli için tebliğ ve çözümler sunmayan cemaat ve cemiyetler hesap günü bunun vebalini nasıl ödeyecekler acaba?..
Ümmet-i Muhammedi mücadeleden, tebliğden ve cihattan uzaklaştırıp, light, Protestan ve şuursuz Müslümanlar haline getirme planı olan ‘Dinler Arası Diyalog’, ‘Dinler Bahçesi’ saçmalıklarını hükümet ile beraber yürüttüğünüzü nede çabuk unuttunuz!..
İki cenahında Mümin vasıfları yönünden ne kadar zayıf oldukları, Müslüman karakterinde olmaması gereken sabırsızlık, sebatsızlık, sadakatsizlik ve şuursuzluk sarmalına dolaştıklarının ibret verici sahnelerini temaşa etmekteyiz…
Allah (c.c), ayeti kerimelerinde şöyle bildirmektedir;
“Ey iman edenler! Sabredin, sebat gösterin, hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah’tan korkun ki başarıya erişebilesiniz.” [Al-i İmran, 200]
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten korunursanız, size hakkı batıldan ayıran bir ölçü (Furkan) verir, sizin kabahatlerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük ihsan ve ikram sahibidir” [Enfal Suresi, 29]
Yüce Allah (c.c), Müminin uyanık ve hazırlıklı yani şuurlu olmasını ve Rabbine karşı gelmekten korkması neticesinde Furkan sahibi olabileceğini ifade ediyor…
Allahu Teala, Kuran-ı Kerim’inde bildirdiği hükümler gereği; ‘Zina, Faiz, Domuz ve Eşcinsellik’ gibi haramları, yok sayan yasalar çıkartanları kendisine karşı gelmekten korkmayanlar olarak tanımlamaktadır!.. Bu tür, İslam’a ters icraatlar yapanların ise Allah’tan korkmadıkları için, asla başarıya eremeyeceklerini de Rabbimiz bildirmektedir…
İlay-ı Kelimetullah uğrunda çaba sarf etmesi gereken ve beklenen gömleksiz eski dava adamları ve onların medyadaki şakşakçıları şimdi çıkmış diyorlar ki: “Yola beraber çıktıkları insanları yolda bırakan, satanlar ne kadar seviyesizdirler, bu ne garip iştir böyle!..” tarzında serzenişte bulunuyorlar. Ama unuttukları çok önemli bir şey var kıymetli dostlar!..
Bir zamanlar, gömlek hala üzerlerinde iken; “Hocamız bu davayı bırakıp gitse biz asla bu davayı bırakmayız, davayı bölen olmayacağız” diyenler önlerine sunulan dünya menfaatlerini görünce ilk dönemeçten nasılda dönüverdiklerini nede çabuk unutuverdiler.
Hükümetin işlerinin üremeyeceği ve bereketsiz kalacağını asırlar öncesinden Peygamberimizde bir hadisinde şöyle ifade etmektedir.
“İyi, kötü bir imamları varken, ehemmiyetsiz görerek veya inkar ederek onu terk edenin Allah, iki yakasını bir araya getirmesin! Onun işlerini üretmesin! Biliniz ki: Onun tövbe etmedikçe, ne namazı, ne zekatı, ne haccı, ne orucu, ne de iyilikleri vardır.” [Abdullah b. Cabir’den rivayet]
İslam aleminin ve Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntıların çözümünü AB ve Batı’da arayanları, Kafirleri dost edinenleri, Rasulallah efendimiz şöyle ikaz etmektedir.
“Kim ki bir Müslüman’a verdiği ahdi bozarsa, Allah’ın azabı, meleklerin laneti ve bütün halkın nefreti onun üzerine olsun. Onun ne farz nede nafile ibadeti kabul olunmaz. Her kimde kendi halkından ve efendilerinden başka bir kavmi veli ve efendi kabul ederse, bu kimsede Allah’ın azabına, meleklerin lanetine, bütün insanların nefretine uğrasın. Bu şuursuz kimsenin ne tövbesi, nede adaleti kabul olunmaz.” [Buhari]
Türkiye olarak; Başarıya erişmek ve işlerimizin bereketlenip üremesini istiyor isek, Gömleği üzerinden çıkartmayan, davasını ve liderini terk etmeyen, sayıca azda olsalar Hak yolda sebat edip gayret gösteren gerçek dava adamlarına milletçe destek olmalıyız. Aksi halde zinhar Saadet’e erişemeyeceğimizi bizzat Allah (c.c) ve Peygamberimiz bildirmektedir…
Kalın sağlıcakla aziz dostlar…