BİR ARPA BOYU YOL
BİR ARPA BOYU YOL
“Bir arpa boyu yol” sözünün manidar bir anlamı vardır. Gerçekleşebilecek bir şeyin gerçekleşmemiş olmasını ifade eder. Değişen çok da bir şeylerin olmadığını dile getirir.
Sözün anlamında, toplumsal bir hiciv vardır. Uyarır insanları. Harekete geçin çağrısı yapar. Değişin, dönüşün, der.
Ülkede değişen bir şeylerin olmadığını düşündüğümden, “Bir arpa boyu yol almak” sözüne takıldım. Cümlenin, kelimeleri üzerinde durdum. Arpayı düşündüm. Yollu düşündüm. Evet, evet… ülkenin durumunu çok iyi anlatıyor, dedim.
Kim istemez ülkesinin her anlamda iyi olmasını? Her ülke insanı, güzel bir ülkede yaşamak ister ve de güzel bir ülke hayalini her zaman yüreğinde bir umut olarak taşır.
Tüm isteneler, umut edilenler ve geçen onca yıl bizleri bir türlü ileriye taşıyamadı. Her dönem “çağ atladık” artık ileri demokrasiyi yaşayacağız dediler ama değişen çokta bir şey olmadı.
Özellikle Turgut Özal döneminde değişim çokça dile getirildi. İnsanlar gerçekten değiştiğine inandı. Uzunca bir dönem toplumda değişim psikolojisi hakim oldu.
Sonraki dönemlerde de bu değişim söylemi çokça iç politika malzemesi yapıldı. Mesut Yılmaz, “Avrupa Birliği üyesi olursak çok değişeceğiz” dedi ve “Bizim iktidarımız döneminde inşallah Avrupa Birliğine gireceğiz, sizde göreceksiniz” diyerek oy avcılığına soyundu.
Sonra diğerleri…
“Bir adım ileri bir adım geri” gittik, geldik.
Ne değişti?
Değişen bir şey olmadı. Hep yerimizde saydık.
O kadar zaman boşa gitti.
Sensin! Bensinle! Geldik, geçtik.
Kimsenin evrensel değerler umurunda olmadı. Kimse, at gözlüklerini çıkartıp, dünyaya bakma gereği duymadı.
Ülkede, doğruluk, dürüstlük, adalet, vicdan, hakkaniyet, üretkenlik vesaire gibi değerlere sahip çıkılıp, toplumsal uyanışın meşalesi yakılmadı. İnsan hakları, çocuk hakları, demokrasi, hukuk hep söylemlerde kaldı.
Bir taraftan kanunlar kondu. Diğer taraftan bildik yöntemler uygulandı.
Ülke, yıllarca aynı toplumsal meselelerle uğraştı durdu.
Onca yıl ülke “Bir arpa boyu yol” almadı, alamadı.