Eskişehir’de öğrenci olmak!
Eskişehir’de yaklaşık beş aydır yaşıyorum. Daha önceleri de küçük ziyaretlerde bulunmuştum. Fakat bir şehri ancak yaşayarak tanınabileceğini ikinci kez anlıyorum. Kendi tecrübelerim üzerinden Eskişehir’e Giriş dersi vermek istedim. Mustafa Kemal Alkan yazdı!
Çoğu gezi yazarı gibi sadece şehrin güzel mimari örneklerini, sanatsal faaliyetlerini, insanların eğlenmek için çoğunlukla bulundukları alanları anlatmak yerine bir üniversite öğrencisi gözünden, burada yaşayan herhangi bir birey gözünden anlatmaya karar verdim. İsterseniz başlayalım!
Eskişehir’de sabahları, büyük bir ihtimalle, kapınızın dışında sert bir soğuk sizi beklemektedir. Hangi mevsim olursa olsun sabahları Eskişehir büyük bir soğuk altındadır. Bu yüzden Eskişehir’de yaşayanlar, yazları bile, üzerinde ceketlerle, ince kazaklarla görme ihtimaliniz bir hayli fazladır. İnsanlar da aynı soğuklar gibi erkenden başlatırlar Eskişehir sabahlarını. İlk olarak tramvay sesleri duyulur sokaklardan. Daha sonra tramvay duraklarını doldurmaya başlayan insanların, çoğunlukla da öğrencilerin, sesleri ve görüntüleri belirir. Genellikle sabahları simit kokuları doldurur tramvayı. Eğer kahvaltı yapmadıysanız bu durum sizin için bir işkence olabilir.
Tramvay şehrin neredeyse her yerine gitmektedir ve bir yerden başka bir yere gitmek ortalama yarım saattir. İnsanların otobüslerde veya tramvaylarda camdan dışarıya bakarak düşüncelere dalması aniden gidecekleri duraklara vardıklarını anlamalarıyla son bulur ve çoğunlukla yarım kalır. Bu yüzden Eskişehir’den filozof çıkma ihtimali çok azdır! Ancak bu sürenin bu kadar kısa oluşu ulaşımda bir hayli kolaylık sağlar. Örneğin arkadaşlarınızla buluşacağınızda saatler öncesinden hazırlanmanız, yola çıkıp otobüs beklemeniz gerekmez.
Şehrin ortasından Porsuk Çay’ı akmaktadır. Kenarlarında Adalar, Barlar Sokağı, Doktorlar Caddesi gibi üniversite öğrencileri için tasarlanmış hoş kafeler ve barlar bulunan yerler vardır. Buradan Bağlar semtine doğru gidildiğinde 222 Bar, Hayal Kahvesi, Buda gibi büyük barlar varken, Eskişehirlilerin genelde alışveriş yaptığı, kafelerinde oturduğu, adını Eskişehir’den alan ES PARK da bulunmaktadır. Bu saydığım yerlerin arasındaki mesafe eminim şu an size çok uzak gibi geliyordur. Ben de ilk duyduğumda buraları keşfetmek için en az bir ay harcayacağımı düşünüyordum. Ancak bu yerlerin hepsini yürüyerek gezmek sadece birkaç saatinizi alıyor. Bu da size Eskişehir’in küçüklüğü hakkında fikir vermiştir umarım.
Adalar ve Barlar Sokağı’nda bulunan barlarda, kafelerde takılan kesimin neredeyse tamamı öğrencidir. Bunun da öğrencilere getirdiği, sadece öğrencilerin bulunduğu yerlerde eğlenmenin dışında bir avantajı daha vardır. Haftanın bazı günleri bazı bar sahiplerini votka, tekila, bira günleri düzenlerler. Fiyatlar yarı yarıya düşebilir. Her maddi durumdan öğrenci o günlerde o barlarda eğlenebilir. Eskişehir’de bir öğrenci, sunulan bu kadar avantaj varken sadece yurdundan veya öğrenci evinden hiç dışarıya çıkıp şehrin güzelliklerinden tatmadan üniversite öğrenimini tamamlayamaz.
Eskişehir’de tiyatroya ve şehir orkestraları gibi kültürel etkinliklere diğer şehirlerden çok daha fazla ilgi vardır. Bir-iki gün önceden genelde bilet bulunamaz. Eğer kültürel etkinliklere gitmek istiyorsanız en az bir hafta önceden bilet almanız gerekmektedir. Bu ilgide bilet fiyatlarının ucuz olması da çok önemli bir etki yaratıyor şüphesiz! Örneğin bir tiyatro bileti 2-3 lira civarındadır. Ve bir diğer etkense, Eskişehir’in o muazzam mimari yapısının insanları ister istemez sanata yönlendirmesidir.
Özellikle kış mevsimlerinde şehre düşen karlar ve şehrin güzel ışıklandırma mimarisiyle birleşince Eskişehir, ‘Ben burada yaşamalıyım!’ şehrine dönüşüyor.
Eskişehir’in bir başka hoş noktası ise futbol takımı tutma konusunda tek ses oluşudur. İzmir’deki gibi Karşıyaka-Göztepe taraftarları arasında yaşanan tatsız olaylar veya bir birlerine duyulan düşmanlık Eskişehir’de görünmez. İçten içe büyük takımlar ( Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ) tutuluyor olsa da Eskişehir’e bir büyük takım deplasmana gelmişse Eskişehir’deki tüm futbol severler o gün Es-Es’li olmuş demektir
Bir şehrin en önemli unsuru lezzetten bahsetmezsek şehir yarım kalmış olur. Benim Eskişehir’de favorim Çibörek! Bir tatar yemeği olan çibörek diğer böreklerin aksine biraz daha farklı pişirilme tarzından kaynaklanan farklı bir lezzet taşıyor. Un, su ve tuzdan hazırlanan hamurun içine soğan baharat ve kıymadan oluşan iç konularak bol kızgın yağda kızartılarak hazırlanıyor. Küçük bir not olarak; bu börek genelde çiğbörek olarak bilinmekle beraber asıl adı çibörektir. Diğer bir lezzet olarak haşhaş çokça kullanılmaktadır. Haşhaşlı dolama, haşhaşlı bükme, haşhaşlı ağzı açık börek gibi haşhaşın kullanıldığı birçok yemek var.
Son olarak Eskişehir grubu olan Piiz’den tatlı bir şarkıyla uğurlayalım sizi.