Yunus Emre’nin Adına Yakışmayan Tartışma - Eskişehir Balyoz Haber

Özgür TIKIZ

Özgür TIKIZ
Özgür TIKIZ

Yunus Emre’nin Adına Yakışmayan Tartışma

Yunus Emre’nin Adına Yakışmayan Tartışma
Yayınlama: 5 Mayıs 2025 Pazartesi - 481
A+
A-

Yunus Emre Haftası gibi anlamlı bir dönemde, Eskişehir’in iki ilçesi arasında alevlenen “aidiyet” tartışması, ne yazık ki Yunus’un evrensel mirasına yakışmayan bir çekişmeye dönüştü. Sivrihisar Eğitim Vakfı’nın, “Yunus Emre Sivrihisarlıdır, öyle kalacaktır” başlıklı açıklaması, hem zamanlaması hem de içeriği bakımından düşündürücü…

Oysa bu hafta; Yunus’un sevgi, hoşgörü, birlik ve insanlık mesajlarını konuşmamız gereken bir haftaydı. Ancak biz hâlâ Yunus’un doğduğu köyü, yaşadığı ilçeyi, mezarının bulunduğu toprağı tartışıyoruz. Tartıştığımız şey bir kültürel miras değil, bir idari tapu meselesi adeta. Kimse çıkıp da “Yunus Emre Anadolu’nundur, insanlığındır” diyemiyor; herkes kendi cephesinden “bizimdir” diye sahip çıkıyor. Oysa Yunus’un en büyük derdi sahip olmak değil, aşkla yoğrulmak değil miydi?

Bir düşünelim:
“Ben gelmedim dava için / Benim işim sevi için” diyen bir insanın hayatı, ölümünden yüzyıllar sonra dava konusu haline getiriliyor. Üstelik bu tartışma, her yıl neredeyse tekrarlanır hale geldi. Herkes Yunus’un kabrine, memleketine değil de, itibarına ve reklamına ortak olmaya çalışıyor gibi. Mezarının Mihalıççık’ta olması yetmiyor, Sivrihisar "bizimdir" diyor. Ama Yunus Emre’nin gerçek yurdu bu tartışmaların çok ötesinde bir yer: Gönüller...

Bu noktada şunu da sormak gerek:
Yunus Emre’nin adını ne kadar yaşatıyoruz gerçekten? Onun öğretilerini ne kadar uyguluyoruz? Sadece adına yapılan sempozyumlarla, tabelalara yazılan adlarla mı anıyoruz? Yoksa o adın taşıdığı derinliği, insan sevgisini, Allah aşkını, hoşgörüyü yansıtan bir toplum muyuz?

Yunus Emre, bulunduğu toprağın değil, anlam verdiği sözlerin ve anlattığı insanlığın mirasçısıdır. Kimi zaman Sivrihisar’da doğmuş, kimi zaman Mihalıççık’ta yaşamış olabilir. Ama bugün onun şiirleri, sadece Anadolu’ya değil, bütün dünyaya sesleniyor.

Yani Yunus Emre’yi bir ilçeye, bir köye, bir idari harita sınırına hapsetmek, onun temsil ettiği değerleri küçültmek olur. Bizi birleştirmesi gereken bir figürü, ayrıştıran bir meseleye dönüştürmek, asıl saygısızlık değil mi?

Yunus Emre adına bir şey yapmak istiyorsak, önce onun şu sözünü içselleştirmeliyiz:
“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”
Gerisi sessizliktir...





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024