ÇOCUK ÜNİVERSİTESİ – 1
ÇOCUK ÜNİVERSİTESİ – 1
Üniversite yıllarımda hem okuyup hem de küçük çapta ticaretle uğraşmıştım /Balıkesir’de… Baba yadigârı çay ocağında da yer yer çalışmaya da devam etmiştik tabi…
Rahmetli babam serbest meslek erbabıydı… Öyle denirdi çocukluk yıllarımızda… Cambazdı benim babam, Celepçi de derler bilirsiniz, yani ‘hayvan ticareti yapan kişiydi…’
Peşinen ifade edelim, ‘Ben’ demekten Allah cc’a sığınırım, lakin daha iyi ifade edebilmek için ‘Ben’ yazıyor, affınıza sığınıyoruz efendim…
…/…
Siz hiç davar güttünüz mü?
Gururla söylüyorum ben güttüm... Tabi çocukken… İyi ki gütmüşüm, (Büyükbaş, küçükbaş) çobanlık Peygamber mesleği ve her babayiğidin harcı da değilmiş, taa o vakit anlamıştım…
…/…
Peki, siz ‘çobana ekmek götürmek’ deyimini bilir misiniz?
Ben götürdüm efendim… İyi ki götürmüşüm… Baba dostları, merhum Mesut dayı (Nam-ı diğer çoban Mesut) ve öncesinde Ali emmiye (nam-ı diğer Çil Ali) çok çıkın ve ekmek götürdüm…
Kırda, bayırda onlarla oturup koyun, kuzu sesleri eşliğinde, tıngırdak çan sesleriyle çok yemekler de yedim… Tadı halen damağımızda… Hatta evde yemeğe yeğlerdim çünkü anam, abalarım evde ne yersek aynısını hatta fazlasını çıkına koyarlardı… Onun inceliğini ve dahi yüce gönüllülüğünü çook sonraları anladım, ayrı gayrı gözetmezlermiş Allah cc razı olsun…
…/…
Sadece buda değil, kendisi ömrü boyunca bir saniye bile araba kullanmayan canım babam, Ümit ağabeyimin araba sevdası ve dahi ekmek parası kazanma heyacanı nedeniyle nakliyecilik işine de bile bulaşmıştı S.S Mihalıççık Taşıyıcılar Kooperatifinde…
Ticari hayata gözümü açmam, Taşıyıcılar Kooperatifinin hemen yanında küçük bir sebze dükkânı ile başlamıştı, sanırım ilkokul 1…
Sonrasında, hemen bitişiğinde ki Mehmet Bilmez ağabeyin iş için Bursa’ya gitmeye karar vermesi, akabinde babamın küçük bakkal dükkânını da devralmasıyla çocuk ufkumuzda gelişiyordu… Kil, kireç satan ardiye ile birlikte esnaflığın ta ortasında buluverdik kendimizi işin gücün ta ortasında…
KARPUZ SATMANIN MATEMATİK İLE İLİŞKİSİ!
Dükkânların önünde yıllarca kavun karpuz sergisi açtık… Sabahtan akşama kadar elimize bir bez tutuşturulur karpuzları sil babam sil… Çocukların yaptığı en iyi işlerden… Çokta keyif alırdım… Sonraları çizgili karpuzlar yaygınlaştı… Çizgilerini denk getirmek için uğraştığımı bilirim… Hastalık derecesinde olmasa da düzen çizgi etkisini ona yorarım… Fotoğraf eğitiminde bile hocamın ifade ettiği gibi sesin çizgilere karşı bir hassasiyetin var’ demesini de buna bile bağlamaya çalıştığımı hatırlıyorum…
Unutmadan, çuvallarla satılırdı eskiden kavun-karpuz, yokluk(!) zamanlarıydı tabi… Ve kantarlarla tartardık onları… Tek alan nadirdi eskiden ki inanın mahcup alırdı tek aldığı için bu hususu yazmıştım… Ve daha tartarken hesaplamanız gerekiyordu, yok öyle telefondan hesaplama vb. aletler, hesap makinalıları bile nadirdi lakin inanın kafadan hesaplardık üstelik o çuvalı yere koymadan…
Hatta yaşıtlarımızla 2’li, 3’lü, 4’lü hatta 5’li rakamları kafadan kim daha hızlı çarpacak yarışmaları düzenlerdik hesap makinalarına inat! Hesap kitap işleri, sayı ve rakamlarla aramızın iyi olmasını da ona yorarım laf aramızda…
Küçük yaşlarda esnaflık yaparken bazı arkadaşlarım ayakkabı boyacılığı dâhil birçok işle meşgul olurlardı… Birçoğumuzda ailesinin yaptığı işi yapardı zaten… Düşünüyorum da boş gezen yok gibiydi…
En boşu yardıma gelirdi…
Devam edecek…