Türk-İslâm Kültürüne Kin ve Nefret Besleyenler, Erdoğan’a da kin ve nefret beslerler
Türk-İslâm Kültürüne Kin ve Nefret Besleyenler
Erdoğan’a da kin ve nefret beslerler;
Sevmezler Erdoğan’ı;
Bunlar çoğunlukla fanatik Yahudi ve Hıristiyandırlar!
Bunu Anlarız;
Hadi gel öyleyse, kimmiş bakalım şu Erdoğan?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken İstanbul’un çehresini değiştiren adamdır!
Bir şiir okur, 4 ay cezaevinde yatar!
Partisi, yeni kurulduğu halde girdiği ilk seçimde iktidar olur.
O gelince önceki bütün siyasi aktörler silinip gider.
Partisi iktidara geldiği halde kendisi siyasi yasaklıdır.
Deniz Baykal devreye girer.
Siirt’te seçim yapılır.
Partisinden sonra kendisi de gelir.
Artık iktidardır
"Gelmesin!” diye örülen tüm duvarlar bir bir yıkılır gider.
Müslüman kimlikli bir siyasetçidir!
Avrupa’yı kabe olarak gören bizim Devletimiz tarafından istenmez.
"Rejimi değiştirecek” diye partisine kapatma davası açılır.
Oyun tutmaz.
Suikast planları hayata geçirilemez.
Yani anlayacağınız; Türkiye Menderes ve Özal’dan sonra bir büyük değişime daha yelken açıyordur!
Girdiği her seçimden zaferle çıkar, ancak İstanbul sermayesi ve İstanbul medyası bunu kabul edemez, hazmedemez, anlamak da istemez!
Manşetlerle vururlar,
Altında kalırlar!
Dışarıdan destek alıp yine gelirler,
Yine olmaz!
İnançlıdır, azimlidir, kararlıdır!
Kendisi gibi gördüğü insanlara kapısını açar,
Devlete girmelerine olanak sağlar.
Kimlerdir bunlar?
Cemaattir;
Fetullah Gülen Cemaati!
Girerler, ama o da ne öyle?
Devlete girmekle yetinmezler..
Devleti ele geçirmeye kalkışır,
Erdoğan’ı arkadan vurmaya çalışırlar!
Peki Erdoğan ne yapar?
Önce izler, sonra analiz eder, ardından da darbeyi indirir!
"Cemaate bir şey olmaz!” diyenler yanılır,
Cemaat paramparça olur!
Cemaat darbeyi aldıktan sonra ittifaklarını genişletir.
ABD ve Avrupa basını, bizim içerdeki Mütareke Basını hep birlikte gelirler.
Bazen TIR’dan bazen de SUR’dan çıkarlar.
"Diktatör”, “Sultan”, “Saray’da altın klozet” ve daha birçok yakıştırmayla saldırıları artırırlar!
Lakin tutmaz!
Gezi Kalkışmasında iki ağaç için gençler meydana çıkar.
Bunu fırsat bilen ittifak çadırları ateşe verir.
Kıvılcım Dolmabahçe’ye kadar iner.
Ortalık karışır.
"İşte Erdoğan şimdi gitti!” diyenler yine yanılır.
Hakan Fidan, Emre Taner ve Afet Güneş’i, yani MİT’i almaya gelirler;
Durdurur!
Yetmez, oğlunu almaya çalışırlar;
Yine durdurur!
Hasta yatağındaki ihaneti affetmez;
Yanında, etrafında, devlette bunlardan kim varsa gönderir.
Ankara Değişir!
Türkiye artık içeriye sığmaz bir hal alır;
Devleti alır, Ortadoğu’dan Meksika’ya kadar götürür!
İsrail’e dersini verir, yerine oturtur!
Dünya Müslümanlar’ına sahip çıkarak yalnız olmadıklarını gösterir!
Türkiye’nin misyonunu dünyaya ilan eder!
Bundan rahatsız olanların sayısı gün geçtikçe artar!
Amerika, Avrupa Birliği ülkeleri, İngiltere, İsrail ve bileşenleri..
İçimizdeki İttihatçılarla her an birlik ve bütünlük içindeler;
Erdoğan ise Türk Dünyasını bir araya toplamakla meşguldür!
Pakistan’dan Afganistan’a,
Bosna’dan Şam’a,
Kosova’dan Beyrut’a,
Kahire’den Trablus’a kadar her yerde Türk devleti vardır!
Türklerin tarihlerine sahip çıkıp döndüklerini ilan eder!
İçeride devlet ile milletin, dışarıda ise Müslümanlar’ın kenetlenmesini sağlar.
Büyük oynuyordur ves’selam!
Bakmayın siz Ülkücülük mintanı giyip te Şehitlerimize küfredenleri el üstünde tutanların karalamalarına!
Erdoğan değiştirdikçe değiştirir!
Sistemi, siyaseti, ekonomiyi, orduyu, sporu, iş dünyasını ve bölgeyi değiştirir!
Kendimize olan güveni geri getirir,
Davos’ta bunu ilan eder!
Ayağa kalktığı zaman kimse önünde duramaz!
Değişen Türkiye, düşmanlarına korku salar;
Yürüyüşümüz Değişir!
Ve son gelişleri 15 Temmuz gecesi olur!
Türk halkı sokağa iner, tankların altına yatarak bastırır darbe girişimini!
Fetih sembolü Ayasofya’nın yeniden ve dünya devlerine rağmen ibadete açılması,
Yine Sultan Abdülhamit Han’ın bile başaramadığı Taksim’e Cami yapılması Erdoğan’ın kararlılığı ve dik duruşu sayesinde gerçekleşir ki..
Bu iki mabedin açılışı İstanbul’un..
Dolayısıyla Anadolu’nun yeniden fethi anlamını taşımaktadır!
Dünyaya da böyle mesaj verilmiştir!
Yetmez mi benim milliyetçi, maneviyatçı olduklarını iddia ederken Türk ve İslâm Düşmanlarının değirmenlerine su taşıyan kardeşim?
Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa’yı kıble edinenlerin;
Fetö, PKK, HDP’nin kuyruğuna takılanların,
Türkiye’nin bir 100 yıl daha geri gitmesini isteyenlerin arkasına takılanların bir kez daha düşünmeleri gerekmez mi?
Öyle ya;
Sen niye düşmansın bu adama?
Bir Yorum Yazın