BESLENME
DENGELİ BESLENME
Ülkelerin kendine has bir beslenme tarzı vardır. Kimisi et ürünlerini, kimisi tahıl ürünlerini kimisi de her ikisini çok tüketir. Bin yıllar süren bu beslenme şekli o toplumun yemek kültürünü oluşturur. O kültürler yerleşik hale dönüşünce damak tadı denen mekanizma ortaya çıkar.
Avrupalılar, Asyalılar ve Afrikalılar… Kıtaların, ülkelerin coğrafik özelliklerine göre beslenirler. Denizi olmayan bir memleket balıkla ne kadar beslenebilir? Kutuplarda yaşayan insanlar meyveyi, sebzeyi ne kadar bulabilir?
Çin’de buğday yetişmiyor ki; Çinliler neden pirinçle beslenmesin? Çölde meyve, sebze, tahıl yetişmez, içme suyu bile zor bulunur; bu nedenle çölde temel gıda ettir.
Beslenmek insanların olmazsa olmazıdır.
Bizim meselemiz dengeli beslenmek!
Ülkemiz tarım ülkesi olduğu için tahıl ürünleri temel gıdamızdır.
Her türlü meyveyi, sebzeyi, eti ve deniz ürünlerini bulma şansımız her zaman vardır.
Ülkemizde yok yoktur…
Gördüğüm o ki; insanlarımızın ciddi bir beslenme problemi vardır. Sabahtan akşama kadar ekmek yer, pasta börek tüketir, tatlılardan vaz geçmeyiz.
Durum böyle olunca göbekli erkek, kilodan yürüyemez kadın tipleri ülke insanının tipolojisini oluşturur.
Ülkemiz insanının ciddi bir kilo problemi vardır.
Dengeli beslenme; vücudun ihtiyacı olanı tüketmek; her gıdadan vücudun ihtiyacı kadar yemek! Her şeyden az az tüketmek demektir. Bilinçli ve iradeli bir sürecin devamıdır dengeli beslenmek. İnsan sağlığının en temel gerekliliğidir.
Makarnayı, pilavı ekmekle yer, misafire dünyanın tahıl ürününü ikram ederiz. Akşama kadar aç gezer, akşam olunca en güzel yemekleri tıka basa yeriz. Uyku saatine kadar devam eder yemek serüvenimiz. Haddinden fazla ikram edilen yiyecekler dostluğumuzun en büyük göstergesidir.
İşin ilginç yanı ne biliyor musunuz; karbonhidratlarla besleniyor, vücuda yağ depoluyor, sonrada zayıflamak adına rejim yapma kararı alıyor, günlerce aç gezme refleksi gösteriyoruz. Bir gün, bir hafta, bir ay… Midemize bir lokma girmiyor. Vücut dengemiz alt üst oluyor. Hastalıklara davetiye çıkartıyoruz. Efendim sonrada şeker, tansiyon, kolesterol, diyoruz. Psikolojik olarak zayıflama irademiz azalınca, rejim yapmayı bırakıyor eski yemek alışkanlıklarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Anlattığım bireysel bir sorunumuz değildir, ülkenin temel beslenme sorunudur. Ciddi bir obezite sorunu ile karşı karşıyayız. Biran önce ülke olarak obezite ve beslenme ile ilgili önlemler almak zorundayız.
Bunun için önce kendimizden sonra en yakın çevremizden başlamalıyız. Bu işe yetkili kişiler el atmalı, insanlarına dengeli beslenmenin ne olduğunu öğretmelidir. Okullara “beslenme” diye bir ders koymalı, medyada dengeli beslenme ile ilgili programlar yapılmalıdır. Özellikle ülke kadınları ciddi anlamda eğitilmelidir. Köylerde Aile Hekimleri; aileler üzerinde çalışmalar yapmalı, bu çalışmaları bir fiil takip etmelidir.
Kırk yaşında şekli bozulmuş bir kadın, elli yaşında yaşamı sona ermiş bir erkek bu ülkenin felaketidir. Bu felakete kurbanlar vermemek için bilinçlenmek esastır.
Bu bilinçle hareket etmeli, insan sağlığının ne kadar önemli olduğunun farkına varmalıyız.